
TOSKANA’ NIN EN GÜZEL 10 ŞEHİR & KASABASI
Bizim İtalya’ ya daha da doğrusu Toskana’ ya aşkımız Şehirler & Filmler & Kitaplar yazımızda anlattığım “Toskana Güneşinin Altında” (Under The Tuscan Sun) filmi ile başlamıştı. Bu filmi izleyip de bir gün Toskana’ ya, özellikle de filmin çekildiği Arezzo ve Cortona’ ya gitmeyi kafasına koymayan var mıdır bilmiyorum. Sizin için bölgenin en güzel şehir ve kasabalarından, Floransa’ dan başlayıp bir daire çizdikten sonra yine Floransa’ da bitecek şekilde bir güzergah oluşturdum. Haydi, vakit kaybetmeden yola koyulalım ! Rotaların en güzeli bizi bekliyor (:
1. TOSKANA’ NIN MEDARI İFTİHARI FLORANSA
Pegasus ile Roma’ ya uçup, İtalya gezimize başkantten başladık ve daha sonra hızlı tren ile Toskana’ nın incisi Floransa’ ya geçtik. 3 günlük Toskana gezimiz boyunca bu şehirde konaklayıp diğer kasabalara kiraladığımız minik Fiat 500 ile ulaştık.
Konaklama konusuna gelince; Toskana bölgesinde kesinlikle “Agriturismo” konseptinde bir otel tavsiye ederim. Bunlar, adından da anlaşılacağı üzere, otel olarak da hizmet veren faal tarım çiftlikleri. Biz Booking’ den kiraladığımız, Floransa şehir merkezine 20 km mesafede, zeytinyağı ve şarap üretimi yapan Agriturismo Villani Poderi Nesti & Cupoli adlı taş çiftlik evinde konakladık. Şiddetle tavsiye olunur ! Agriturismo alternatifleri için şuraya da bakabilirsiniz.

Gelelim sadede (: Floransa öyle bir şehir ki, tüm dünyada gezginlerin sanatsal ve mimari güzellikler karşısında kendilerinden geçmeleri psikolojide “Floransa Sendromu” diye anılır olmuş. Floransa sokaklarında yürürken İtalya’ da, Toskana’ da olduğunuzu derinden hissediyorsunuz. Bütün şehir bir müze, bir antik kent adeta. Arno Nehri kıyısına kurulu şehir, 15. yüzyıldan itibaren Medici ailesinin de katkılarıyla muazzam bir ihtişam kazanmış. Da Vinci, Michalengelo, Dante gibi sanatçılar şehrin tarihine zenginlik katarken, İtalya Rönesansı’ nın buradan doğmasına vesile olmuşlar.
Signoria Meydanı’nda bulunan Uffizi Galerisi ve Davud Heykeli ile Vecchio Sarayı; Duomo Meydanı’nda Santa Maria Del Mar Katedrali (nam-ı diğer Duomo) ve Giotto Çan Kulesi mutlaka keşfedeceğiniz noktalar. Ayrıca Vecchio Köprüsü, Pitti Sarayı ve Boboli Bahçeleri, bir de tüm bu güzeliği bir arada gören muazzam manzarası ile Piazzale Michalengelo Parkı şehirde bizce görülmeden dönülmemesi gereken yerler.

2. AREZZO
Oscar ödüllü “Hayat Güzeldir” filminin çekildiği Arezzo ayrıca bizim seyahatimize ilham veren Cortona kasabasının da bağlı olduğu şehir. Anlayacağınız adeta bir kennten değil, film setinden bahsediyoruz burada (: Bir şehrin güzelliği daha güzel nasıl anlatılabilir ki ? Şehrin alamet-i farikası ünlü Rönesans sanatçısı Pierre della Francesca’ nın San Francesco Kilisesindeki “Gerçek Haç Efsanesi” adlı freski. Eser, Rönesans döneminin en önemlileri arasında gösteriliyor. Ayrıca gotik Duomo Katedrali’ nde de Francesca’ nın “Mary Magdalene” adlı freski görülebilir. Katedralin arkasından başlayan ve Medici Kalesi’ne kadar uzanan park ile muhteşem Piazza Grande’ yi de unutmayalım (:

3. CORTONA
Sıra geldi sebebi ziyaretimize (: Toskana Güneşinin Altında filmine ev sahipliği yapan Cortona; tüm vadiye hakim tepe üzerindeki konumu, meydanı, merdivenler ile birbirine bağlı dar sokakları; butik resim, fotoğraf ve seramik mağazaları, cumbalı taş evleri, yöresel restoranları; şarap, zeytinyağı ve peynir dükkanları ile kartpostaldan fırlamış gibi adeta.Daha köye varmadan bir sürü fotoğraf çekmiş olacaksınız emin olun. Köy tepe üzerinde kurulu olduğundan tırmanışa hazır olmakta fayda var (: Köye taşıt girişi yok, aracınızı girişteki otoparklardan birine bırakmak gerekiyor.

4. MONTEPULCİANO
Hazır olun, dillere destan Val D’orcia bölgesine giriyoruz (: Val D’orcia neresi mi ? Hani Gladyatör filminde Maximus (Russell Crowe) buğday başakları arasından kendisini bekleyen eşi ve oğluna doğru yürüyor ya, işte orası. Cortona gibi burası da bir tepe üzerine kurulu, geçmişi ta Orta Çağ’ a dayanan bir köy. Kente girer girmez geçmişe yolculuk da başlıyor. İtalya’ da iki konuda ün salmış Montepulciano: yöresel Pici spagettisi ve Vino Nobile yani asil şarap.

Yukarı doğru tırmanarak yürürken sağlı sollu kafe, workshop, mağaza ve restoran göreceksiniz. Soldaki mekanlar vadiye bakan enfes manzaraları ile ünlü. Kahve molası vermek için köyün en ünlüsü Caffe Poliziano’ yu tercih edebilirsiniz. Bu yol sizi doğruca Piazza Grande yani Büyük Meydan’ a çıkaracak. Meydan tam bir Toskana klasiği; kilise, tarihi taş binalar ve hoş sohbet, heyecanlı İtalyanlar (:

5. PİENZA
Val D’orcia gezimiz Pienza ile devam ediyor. Zeytin ağaçları ve üzüm bağları arasından, her 2- 3 kilometrede bir durup fotoğraf çekmek isteyeceğiniz bir yolculuk bekliyor sizi Montepulciano’ dan Pienza’ ya geçerken. UNESCO Dünya Mirası Listesindeki köy bütünüyle bir açık hava müzesi. Hele o güneyindeki Val D’orcia manzarası yok mu ? Ef-sa-ne ! Şuraya yukarıda bahsettiğim Gladyatör film sahnesinin konumunu bırakıyorum, işte kasabanın güneyindeki yürüyüş yolu tam da o noktaya bakıyor. Her yerde gördüğünüz Toskana fotoğraflarının çoğu da buradan çekiliyor. Köy aynı zamanda “Pecerino” peynirleri ile ünlü. Koyun sütünden yapılan, sert ve kokulu Pecerino; İsmail gibi ağır peynirlerden hoşlananlara tavsiye olunur (:

6. MONTALCİNO
Val D’orcia üçlemesinin son durağı Montalcino. Burası da diğer iki kasaba gibi yüksekçe bir tepe üzerine kurulu ve Toskana köylerinin tüm karakteristiklerine sahip. İtalya’ nın en ünlü şarabı Brunello burada üretiliyor. Biz günü Montalcino’ da sonlandırmış ve Il Grifo adlı restoranda unutulmayacak bir akşam yemeği yemiştik. Malum bu ülkede akşam yemekleri bir seramoni, bol muhabbetli ziyafet sofraları günlük hayatın bir rutini. Çorba, ara sıcak, ana yemek, tatlı, likör ve espressonun yanına bir de kalabalık bir masa, yüksek sesli, bol kahkahalı sohbetler eklenince yemek bir keyfe dönüşmez mi hiç ?

7. SİENA
İtalya’ da yaşamak için bir şehir seçmem gerekse hiç tereddüt etmeden Siena’ yı seçerdim. Toskana’ ya 4 veya daha fazla gün ayırabilenler mutlaka bu harikulade şehirde de konaklamalı. Hem görülecek diğer lokasyonlara göre konumu, hem de şahsına münhasır güzelliği ile şehir birkaç günü kesinlikle hakediyor.

Safran sarısı taş duvarların yarattığı kasvetli ama büyüleyici ambiansı, labirenti andıran dar ve düzensiz sokakları ve asırlardır çok iyi korunmuş dokusu ile Siena bizi derinden etkiledi. Sevilla’ daki Plaza De Espana ile birlikte Avrupa’ da en beğendiğimiz iki meydandan biri olan Piazza Del Campo, aynı zamanda her yıl düzenlenen geleneksel Palio at yarışlarının da yapıldığı yer. Zaten meydan bu iş için eğimli olarak inşa edilmiş.Tarihi Belediye binası Palazzo Publico, Torre Del Mangia adlı kule, Fonte Gaia yani sevinç çeşmesi de bu meydanda. Şehrin gösterişli katedrali Siena Duomo’ yu da rotanıza ekleyin mutlaka.

8. SAN GİMİGNANO
San Gimignano etrafı surlarla çevrili, sokakları arnavut kaldırımlı ve tarihi mirası çok iyi korunmuş bir kasaba. Kasabanın sembolü ise sahip olduğu 14 kule. Hatta kasabaya bu kulelerden dolayı “Orta Çağ’ ın Manhattan’ ı” diyorlar. Duomo Meydanı ve katedral, meydandaki kasabanın en yüksek kulesi Torre Grossa, Della Cisterna Meydanı kafeleri görülmesi gereken yerlerden. Surların etrafından dolaşan yürüyüş rotasını es geçmeyin !

9. PİSA
Hayır hayır, merak etmeyin; kuleyi tutuyormuş gibi bir fotoğrafımız yok bizim (: 1372 yılında tamamlanan kule eğik olarak inşa edilmiş ve eğiklik artarak devam etmiş. Yapılan çalışmalarla eğim 3.9 derecede sabitlenmiş. Eğikliğe neden olan yumuşak zeminin, aynı zamanda esneklik sağlayarak yapının depremlerden zarar görmemesini sağladığı tespit edilmiş.
Piazza Dei Miracoli yani Mucizeler Meydanı, meşhur kulenin yanında ülkenin en büyük kilisesi Pisa Katedraline ve Vaftizhanesine de ev sahipliği yapan yer. Burayı bitirdikten sonra Santa Maria Caddesini keşfederek Şovalyeler Meydanı Piazza Dei Cavalieri’ ye, oradan da Arno Nehri üzerindeki Ponte Di Mezzo köprüsüne yürüyebilirsiniz.

10. LUCCA
Surlarla kaplı bir başka Toskana yerleşim yeri Lucca’ ya; San Pietro, San Donato, Elisa, Vittorio Emanuele gibi kapılardan giriliyor. Floransa ve Siena ile birlikte bu listedeki en büyük şehirlerden olan Lucca’ da dikkatimizi çeken şey çoğu caddenin trafiğe kapalı oluşu ve bisiklet kullanımının yaygınlığı idi. Tiyatro Meydanı yani Piazza dell‘Anfiteatro, buradan San Michele Meydanı ve Kilisesi’ ne uzanana şehrin kalbi Fillungo Caddesi, ardından Duomo yani San Martino Katedrali ve son olarak şehir manzaralı Torre Guinigi Kulesi görülmesi gereken diğer yerler.

Vaktiniz varsa, diğer yurt dışı seyahat yazılarımıza da bekleriz 🙂

