
MARAKEŞ: BU YAZI KIZIL ŞEHRİN BÜYÜSÜNÜN ETKİSİ ALTINDA YAZILMIŞTIR!
Öyle şehirler var ki, sadece bir kaç gün geçiriyor ama sürekli hatırlıyor yada kendinizi oraya dair anılarınızı anlatırken buluyorsunuz. Bizim için Guanajuato, Brugge, Hanoi yada Siena işte böyle şehirler. Geçmişi MS 1000 yılına kadar uzanan kızıl şehir Marakeş de bu kentler arasındaki yerini aldı. Marakeş’e kızıl şehir denmesinin nedeni, medinayı çevreleyen duvarların ve tarihi yapıların inşaatında kullanılan kum taşının kızıl rengi. Ve nasıl tanrıların adası Bali ise, tanrıların şehri de Marakeş bundan sonra. Çünkü, Marakeş Berberi dilinde tam olarak bu anlama geliyor 🙂
Sanırım Fas deyince herkesin aklına ilk gelen şehir Marakeş’ dir. Nargileci isimlerinin en büyük esin kaynağı bu şehre biz Suvayr’ dan geçtik. Kazablanka’ dan Suvayr’ a tatlı tatlı gitmiştik. Ardından da ne var canım Fas’ da araba kullanmakta diye bloggerlara söylendikçe söylenmiştik. Marakeş’ e yaklaştıkça trafik karışmaya başlamasın mı? Medina’ ya bir geldik ki; daracık geçitler, katırlar, eşekler, sokak aralarından fırlayan motorlar. İşte o zaman gerçek Fas’ a henüz vardığımızı anladık.
Şehirlere gitmeden önce Booking’ den kiraladığımız oteller ile otopark organizasyonlarını yaptık. Sonra da konumlarını haritaya kaydettik. Gittiğimiz yerlerde, araç girişi olmayan medinaların içindeki riadlarda konakladığımızdan mecburen böyle bir yola gittik. Marakeş’ de otoparka günlük 60 MAD (90₺) ödedik. Bu karşılaştığımız en pahalı otopark ücretiydi. Suvayr’ da benzer bir otopark günülük 30 MAD idi. Fes ve Şafşavan’ da da park yerleri bize yine günlük 30 MAD’ a maloldu.

Yine tüm şehirlerde riadlarımız park yerine personel göndererek bizi karşıladılar ve medinaların labirent sokaklarında otellerimize kadar bize eşlik ettiler. Şunu söyleyebilirim ki, diğer bloglarda (!) yazılanların aksine, Fas’ ın her köşesinde Google Haritalar kullanarak rahatlıkla yolunuzu bulabilirsiniz. Daracık sokaklarda bile harita gayet sağlıklı çalışıyor. Gitmeden önce, çevrimdışı kullanım için haritaları indirmiştik ama hat aldığımızdan ihtiyaç olmadı.
MARAKEŞ ULAŞIM VE KONAKLAMA
Fas’ ın tüm şehirlerinde olduğu gibi Marakeş’ de de medina içerisinde konakladık. Kesinlikle, sizin de öyle yapmanızı tavsiye ederim. Medina çok geniş bir alan olduğundan, seçtiğiniz otel şehrin kalbi Jemaa el – Fna meydanına ne kadar yakın olursa o kadar rahat edersiniz. Tarihi merkezde hostellerden, riadların en lükslerine kadar her bütçeye uygun otel bulmak mümkün.
“Fas Hakkında” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi Fas’ da şehir içi ulaşımı, otellerimizin konumları sayesinde yürüyerek gerçekleştirdik. Sadece Marakeş’ de, medina bölgesinden Gueliz semtine ulaşmak için taksi kullandık. Taksiciler 30 – 50 MAD arasında fiyatlar talep etse de pazarlıkla tek yön ulaşım için 15 MAD ödedik.

MARAKEŞ’ DE NEREDE, NE YENİR?
Akşam yemeklerini genelde Jemaa el – Fnaa Meydanı’ nda hava kararırtan sonra kurulan ocakbaşı kamelyalarda yedik. Bu büfelerin menülerinde çöp şiş, onların köfte dedikleri adana tarzı kebap, tajin, kuskus, kelle ve tanjiya mevcut. Meydana çok yakın bir konumda yer alan Chez Lamine Hacı Mustafa, geleneksel yöntemlerle pişirdiği kuzu tandır ile özellikle turistler arasında çok popüler. Fas yemekleri hakkında daha detaylı bilgi için linke tıklayabilirsiniz.
Medinadan meydana uzanan Kennaria Caddesi tam bir sokak yemekleri cenneti. Her daim kalabalık olan Patisseri Al Jawija’ nın tüm ürünleri başarılı. Burada balıklı “pastilla” da deneyebilirsiniz. Sokak boyunca sıralı taco benzeri sandviçler satan büfeler mevcut. Deneyin, pişman olmayacaksınız. Meydandan medinaya doğru yürürken sağda, önünde sıra olan isimsiz bir meyve suyu büfesi göreceksiniz. Burayı da es geçmeyin 🙂 Medina içerisinde karşınıza adım başı “chebakia” adlı susamlı hamur tatlılarını satan dükkanlar çıkıyor. Ben çok sevmesem de tadına bakabilirsiniz.

Baharatçılar Meydanı Plaza Des Epices’ de bulunan Nomad, şehrin en ünlü mekanı. Çok şık bir terasa da sahip olan Nomad’ da fiyatlar Avrupa şehirleri seviyesinde. Aynı meydandaki Cafe Des Epices‘ in ortamı daha samimi, fiyatları daha makul. Ayrıca, bu kafenin meydanda da masaları mevcut ki ben meydan kafelerini çok severim.
Son olarak, Jemaa el – Fnaa Meydanı’ nı mutlaka bir de Cafe Glacier’ in terasından görmeyi ve fotoğraflamayı unutmayın derim!
MARAKEŞ GEZİLECEK YERLER
Marakeş’ in her yeri ayrı güzel ama belki arada kaynayanlar olur diye ben görmeden dönülmemesi gerekenleri aşağıya ekleyeyim 🙂 Gezilecek yerleri konumlarına göre sıraladım, gezinizi bu sıraya göre planlayabilirsiniz.
1. Marakeş Medinası ve Suk’ lar (Pazarlar)
Medina, Fas şehirlerinin tarihi merkezlerine verilen ad. Kazablanka, Marakeş, Fes, Şafşavan, Suvayr ve Tanca gezilerimizin merkezinde hep medinalar vardı. Kentlerin medina duvarlarının dışında modern yaşam devam ederken, medinalara girdiğiniz anda zamanda yolculuk başlıyor. Evler, evlerinin önünde oturan yaşlılar ve sokakta oynayan çocuklar… Seyyar satıcılar, kasaplar, berberler, manavlar, balıkçılar, fırınlar, bakkallar ve hediyelik eşya satıcıları… Hepsi bir araya geliyor ve birbirine geçmiş daracık sokaklarda eşine az rastlanır güzellikte bir kompozisyon oluşturuyorlar. Kadraja bir de satılık canlı hayvanlar, yük taşıyan katırlar ve sokak kedileri eklenmesin mi? O zaman İsmail ile Duygu’ ya ambiansın büyüsüne kapılıp, keyfini çıkarmak düşüyor sadece.
Bitmedi… Daha yöresel yemekler yapan lokantalardan yayılan kokular ve çay ocaklarından yükselen köpürtü sesleri var. Marakaş medinasında insanın tüm duyuları aynı anda harekete geçiyor. Koku demişken baharatları ayrı güzel, tütsüleri ayrı güzel rahiyalar saçan attarları es geçmek olmaz değil mi? Sabunları unuttum, onlar var bir de 🙂 Peşinize takılan ve ağına turist düşürmeyi meslek haline getirmiş sahte rehberleri görmezden geliverin artık 🙂 Bence dükkanının önünde oyun oynayan esnafların samimi görüntüsü ve şuh kahkaları da bu manzaraya çok yakışıyor.

Suk (Arapça souk) ise medina içindeki bedesten tarzı pazarlar. En popüleri her gün içinden defalarca geçeceğiniz Souk Semmarine. Burası için hediyelik eşya pazarı diyebiliriz. Souk Semmarine’ de çini ürünlerden, argan yağına, baharattan, magnetlere, deri eşyalardan, esans satan dükkanlara her türlü mağazaya ulaşmak mümkün. Ayrıca, Souk Smata (ayakkabı pazarı), Souk Ableuh (baharat pazarı) ve Souk Zrabi (halı pazarı) keşfedebileceğiniz diğer suklardan bazıları.
Medina içerisinde en sevdiğim yer Plaza Des Epices yani Baharatçılar Meydanı oldu. Meydanın ortasındaki el işi tezgahları, onları çevreleyen baharat dükkanları ve teraslar adeta bir yağlı boya tablo izlenimi yarattı bende. Yukarıda bahsettiğim Cafe Des Epices’ in girişindeki masaların en konforlusuna yerleşip, kahvemi içerken bu satırları not defterime karalamak Marakeş’ de en keyif aldığım aktivitelerden biriydi.
2. Jemaa el – Fna Meydanı
İnsan bir yerden hem nefret edip, hem de oraya hayran olabilir mi? Meydanda kalabalıktan, gürültüden ve ısrarcı satıcılardan sıkılıp bir an önce oradan uzaklaşmaya çalışırken; bir süre sonra Jemaa el – Fna’ ya mı gitsek derken buluyorduk kendimizi 🙂 Jemaa el-Fna, Arapça’ da “fanilerin toplanma yeri” demekmiş. Bir ismin hakkı ancak bu kadar verilebilir! Meydan, medinanın tüm yollarının çıktığı bir konumda bulunuyor ve Kutubiye Camisi’ ne açılıyor. Meydan ile cami arasındaki yürüyüş yolu, turistleri gezdiren faytonların bekleme noktası.

Peki nedir Jema el – Fnaa’ yı bu kadar enteresan kılan? Bir kere meydan gündüz ayrı, gece ayrı bir ambiansa sahip. İkisini de mutlaka tecrübe etmek lazım. Hatta, ikisini de hem curcunanın içine dahil olarak, hem de meydanın çevreleyen teras kafelerden birine çıkıp yukardan deneyimlemek şart. Gündüz sahnesinin baş aktörleri başlarını kaldırmış etrafı izleyen kobra yılanları ve onların zurna çalan yada ellerindeki küçük yılanları fotoğraf çektirmeniz için omzunuza bırakmak isteyen sahipleri . Zurna sesi ile berberi sokak müzisyenlerinin “krakeb” adlı geleneksel zilleri meydanın gürültüsüne karışıyor ve ortaya Jemaa el – Fnaa melodisi çıkıyor. Bir de maymunlar var tabi. Komik kıyafatler giydirilmiş hayvancıklar, sahipleri tarafından fotoğraf çektirmek isteyenlerin omuzlarına çıkarılıyorlar. İki görüntü de hayvan istismarı nedeniyle hoşumuza gitmese de burası ile özdeşleşmiş durumda.
Ve hava kararınca…
Akşamları ise bambaşka bir hikaye başlıyor. Pazar yeri şeklinde düzenlenmiş sokak yemeği büfeleri kamelyalarını kurup, Jemaa – el Fna sahnesinin ışıklarını yakıyorlar. Ve böylece, ortama bir de mangal dumanları ve et kokuları eklenmiş oluyor. Büfelerde kebap, şiş, tajin, tanjiya, kuskus, sucuk ve kelle yiyebilirsiniz. Korkmayın, biz denedik ve bir şey olmadı. Ayrıca; salyangoz çorbası, meyve suyu, harira ve helva – zencefil çayı satan büfeler de mevcut.
Hava kararınca yılan oynatıcıların yerini geleneksel hikayeleri tiyatral bir perfomansla anlatan meddahlar alıyor. Ayrıca, kukla ve gölge oyuncuları, dansçı ve müzisyenler her yerde. “Bul karayı al parayı”, “olta ipi ile şişe devirme” gibi şans oyunları tezgahları açılıyor. Bu aktivitelerin turistlerden çok Faslıların ilgisini çektiğini söyleyebilirim.
3. Kutubiye Cami
Medinanın tüm sokakları nasıl Jemaa el- Fnaa Meydanı’ na çıkıyorsa, meydan da Kutubiye Camii’ ne öyle açılıyor. 1147 yılında Muvahhidler tarafından inşa edilen ve Marakeş’ in en büyük camisi olan Kutubiye Camii’ nin adı Arapça’ da “kitapçılar” anlamına geliyor. Caminin adını yakındaki kitapçılar çarşısından aldığı rivayet ediliyor.

Bölgede aslında iki adet cami mevcut. Meydandan camiye bakarken sağ tarafta ikinci yapıya ait kalıntıları görmek mümkün. Fas’ daki camilerin bize göre en dikkat çekici yanı minarelerin yuvarlak değil dikdörtgen şekilli olması. Kutubiye de 77 m. yüksekliğindeki şık minaresi ile Marakeş’ in en önemli sembollerinden birisi konumunda. Caminin sol tarafında bulunan ve portakal ağaçları ile dolu küçük parka da mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.
Sevilla’ yı ziyaret eden herkes Kutubiye’ yi gördüğünde Sevilla Katedrali’ nin kulesi Giralda ‘ yı hatırlayacaktır. Zira, sonradan katedrale dönüştürülen Sevilla Büyük Cami de muvahhidler tarafından ve Kutubiye’ den esinlenerek inşa edilmiş. Son olarak, camilere müslüman olmayanların alınmadığını hatırlatmak isterim.
4. Bahia Sarayı
Bahia, Arapça “ihtişam” demek. Bizce de bu saray tüm Fas’ da gördüğümüz en ihtişamlı mimariye sahip eserdi. Yapımı, 1859 yılında Vezir Musa Bey tarafından başlatılmış. 2 hektarlık bir alana yayılmış durumda ve 150 odaya sahip. Eser; giriş bahçesi, bahçeli küçük riad, küçük avlu, bahçeli büyük riad ve büyük avlu olmak üzere beş ana bölümden oluşuyor.

Zemin karoları, duvarları kaplayan çini ve mozaikler tek kelimeyle büyüleyici. Ancak sarayın en görkemli kısmı kesinlikle ahşap tavan işlemeleri. Geometrik desenler ile çiçek işlemelerindeki detaylar ve bu detayların ahenginden gözlerini ayıramıyor insan.
Cour d’Honneur yani büyük avlu, harem odaları ile çevrili ve ortasındaki iki çeşme ile dikkat çekiyor. Burası fotoğraf severlerin ayrılamakta zorlanacağı yerlerden olacak. Sırada adeta bir botanik parkını andıran portakal kokulu bahçesiyle büyük riad var. Saray ile vedalaşmak için bu riaddan daha güzel bir durak olmazdı.
Bahia Sarayı’ na giriş ücreti 70 MAD (100₺). Marakeş’ de tek bir müzeye uğrayacaksanız tercihiniz kesinlikle burası olsun.
5. Marakeş Mellah Mahallesi
Marakeş’ in Yahudi Mahallesi Mellah, neredeyse Marakeş kurulduğundan beri bugünkü konumunda Musevi nüfusunun sığınağı olmuş. Özellikle, 15. yüzyılın sonunda Yahudiler İber Yarımadası’ ndan sürülünce Marakeş’ e yoğun bir göç olmuş. Mellah şehrin ticaret merkezlerinden bir ihaline gelmiş. O dönemde mahalle duvarlarla çevrili, geceleri kapıları kilitlenen korunaklı bir bölgeymiş. Bir dönem nüfusu 40.000 kişiyi bulan mahallede bugün sadece 200 Yahudi yaşıyormuş.
2016 yılında şimdiki Kral VI. Muhammed mahallenin restore edilmesi için talimat vermiş ve bu iş için 20 milyon dolarlık bir bütçe ayrılmış. İsrail Devleti de sinagogun tekrar işletilmesini üstlenmiş. Sinagog’ a giriş 20 MAD.
6. El – Badi Sarayı
Badi, Arapça’ da harika demekmiş. Saray; 1578 yılında, Saadi Hanedanı’ ndan Sultan Ahmed el – Mansur tarafından, gücünün ve zenginliğinin bir alameti olarak yaptırılmış. Saray 350 oda, büyük bir havuz ve devasa bir iç bahçeye sahip. Ayrıca, inşaatında farklı ülkelerden getirilen kıymetli malzemeler kullanılmış. Ancak El – Badi, sultanın ölümü ve Saadi Hanedanı’ nın yıkılmasından sonra kaderine terk edilmiş. Bu yüzden günümüze sadece kalıntıları ulaşmış durumda. Kompleksin içerisinde Kutubiye Camii’ ne ait orijinal minberin de sergilendiği bir müze mevcut. Giriş 70 MAD.
7. Saadi Mezarları
1524-1659 yılları arasında, 135 yıl boyunca Fas’ da hükümranlığı elinde bulunduran Saadi Ailesi’ nin mezarları da şanlarına yakışır şekilde ihtişamlı. Genişçe bir bahçe içine kurulu bu Kraliyet Nekropolis’ i beş yapıdan oluşuyor. Bunlar sırasıyla; Büyük Mihrap Odası, 12 Sütunlu Oda, 3 Nişli Oda, Büyük Oda ve Lala Masuda Odası.

Medina içinde yer alan ve sırtını Kasbah Cami’ ne veren nekropolisin günümüze kadar bu denli sağlam ulaşmasının nedeninin, Saadi Hanedanı’ nı sonlandıran Kral İsmail İbn Şerif’ in mezarları yüksek bir duvarla çevirtip, girişini kapattırması olduğu söyleniyor. Mezarlar, 1917 yılında ülkeyi yöneten Fransızlar tarafından keşfedilince tekrar erişime açılmış.
Tarihçilerin mimari açıdan Saadi dönemini kendini tekrar eden tutucu bir evre olarak gördüğü biliniyor. Ancak, mezarlar ince işçiliği ve zengin detayları ile uzmanların takdirini kazanmış. Giriş 70 MAD.
8. Gueliz Mahallesi
Fas şehirlerinin iki farklı yüzü olduğunu söyleyebilirim. İlki medina duvarlarının sarmaladığı sokaklarındaki tarihi evler, camiler, medreseler ve oralarda yaşanan hayatlardan oluşan geleneksel yüz. İkincisi ise çok katlı binalar, mağazalar ve geniş caddelerden meydana gelen modern yüz. Gueliz, Marakeş’ in çağdaş ve yerel halka göre en pahalı bölgesi. Kaldığımız riadın çalışanlarından biri Gueliz için, oraya sadece mecbur kaldığımda hastane için gidiyorum demişti.
Semtin can damarı V. Muhammed Bulvarı. Burayı İstanbul’ un Anadolu Yakası’ ndaki Bağdat Caddesi’ ne benzetmek yanlış olmaz sanırım. Bulvar ve ona çıkan caddelerde McDonald’ s, KFC, Carrefour, Starbucks gibi zincir işletmeleri ve zincir otellerin şubelerini bulabilirsiniz. Bölgede AVM’ ler de mevcut. Gueliz’ de dünya mutfağından örnekler sunan bir çok restoran da gördük. Fiyatlar medina lokantaları ile karşılaştırılamayacak düzeyde haliyle. Ülke genelinde sınırlı sayıda alkollü mekan yada alkol satan işletme var. Ancak, Gueliz bu konuda bir istisna. Bolca pub yada bar ile karşılaşmak mümkün.
9. Majorelle Bahçeleri
Bahçe, 1923 yılından itibaren Fransız ressam Jacques Majorelle tarafından 10 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş. Palmiyeleri ile boy ölçüşmeye çalışan dev kaktüsleri ve envai çeşit çiçekleri ile Majorelle, çölde bir vaha adeta. 1930 yılında Mimar Paul Sinoir tarafından inşa edilen kübist tarzdaki villa ile bahçenin şık peyzajının birlikte verdiği görüntü tek kelimeyle enfes. Arazide ayrıca 15 tür Kuzey Afrika endemiği kuş da yaşıyor.
Majorelle bugünkü zerafetine Yves Saint – Lorent ve arkadaşı Pierre Berge tarafından satın alındıktan sonra ulaşmış. İkili Marakeş’ e ilk defa 1966 yılında tatil için gelmişler. Ve onlar da bu yazının başlığında olduğu gibi kızıl şehrin büyüsüne kapılmışlar hemen. 20. yüzyılın en iyi tasarımcısı kabul edilen Fransız modacı Yves araziyi 1980 yılında satın almış. Sonrasında şehre daha sık gelir, dünya jet sosyetesini burada ağırlar olmuş. Ünlü tasarımcı 2008 yılında vefat ettikten sonra bahçe, onun adına kurulan vakıf tarafından işletilmeye başlanmış. Elde edilen gelir de vakfa ait fon tarafından çeşitli hayır projelerinde kullanılıyormuş. Villa şu anda Berberi Müzesi olarak hizmet veriyor. Gittiğinizde ayrıca Yves Saint – Lorent Müzesi’ ni de keşfedebilirsiniz. Ancak fiyatlar bize biraz yüksek geldi. Sadece bahçeye giriş 120 MAD (180₺). Yves Saint – Lorent Müzesi ve Berberi Müzesi dahil kombine 220 MAD (330₺).
Bunların dışında Marakeş’ de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında Bin Yusuf Medresesi ve Bab Agnou adlı medina kapısı da var. Ancak, Mart 2022’ de ikisi de tadilatta olduğundan biz gezemedik. Gideceğiniz dönemdeki durumlarını öğrenerek, ziyarete açılmışlarsa rotanıza ekleyebilirsiniz.

