
KAPADOKYA: BİZ GELDİK GÜZEL ATLAR ÜLKESİ !
3 günlük tatili bulunca hemen Kapadokya planlarına başladık. Aslında sık sık uğrayıp, günübirlik kısa seyahatlerler yaptığımız bölgeye hakkını vere vere güzel bir gezi düzenlemek uzun zamandır aklımızdaydı. Pastırma sıcaklarını da yakalayınca bu eşsiz coğrafyanın tadını çıkarmak kaldı bize.
Peki ülkemizin, belki de dünyanın en özel yerlerinden biri olan Peri Bacaları nasıl oluştu ? Milyonlarca yıl önce kuzeyde bulunan Anadolu fayını sıkıştıran coğrafi değişiklikler sonucu bölgedeki yanardağlar Erciyes dağı, Güllüdağ ve Hasandağı birden harekete geçmiş. Arkeolojik kazılarda bulunan fosillerden anlaşıldığı üzere Kapadokya bölgesi ise bir iç denizmiş. Püsküren lavlar, platolara inerek bu iç denizi ve diğer su kaynaklarını kurutmuş ve taban üstünde onlarca metre kalınlığında bir tüf tabakası oluşmuş. Kızılırmak başta olmak üzere diğer akarsular ve oluşan seller tabaka üzerinde değişiklikler yaratmaya başlamış. Asırlarca su yumuşak tabakaları önüne katıp sert kayaların etrafından dolaşarak ilerlerken bu konik gövdeli, şapkalı peri bacaları meydana gelmiş.
KAPADOKYA’ DA NEREDE KONAKLANIR ?
Kapadokya konaklama açısından çok geniş bir yelpazeye sahip; aile pansiyonlarından mağaralara oyulmuş, kendi havuzu olan, musluklarından şarap akan odalara sahip ultra lüks otellere kadar.
Peri bacaları odaklı bir gezi planlamak için bütçenize göre Ürgüp, Göreme, Uçhisar hatta Mustafapaşa, Ortahisar veya Avanos’ da bir otel seçebilirsiniz.
Biz Ürgüp’ e 5 km mesafedeki Mustafapaşa’ da bu kez Hotels’ dan ayarladığımız orijinal bir taş han olan Old Greek House’ da kaldık. Gecelik 200 tl.
Old Greek House Taş Otel

KAPADOKYA’ DA NEREDE, NE YENİR ?
İç Anadolu’ nun bu nadide bölgesinde beklenilenin aksine farklı tatlar, yöresel sofralar bulabileceğiniz yerler yok ama denediğim ve tavsiye edebileceğim yerler şunlar:
Millocal Restaurant, Uçhisar
Old Greek House Restaurant, Mustafapaşa
Lagarto Restaurant, Ürgüp
Üç restoranda da testi kebabı ile farklı meze ve salatalar yedik, fena değildi.
KAPADOKYA’ DA GEZİLECEK YERLER
Otelimize yerleştikten sonra gezimize 3 gün boyunca konaklayacağımız eski bir Rum köyü olan Sinasos yani Mustafapaşa’ dan başlıyoruz.
BİRİNCİ GÜN:
1. MUSTAFAPAŞA (SİNASOS)
Lozan nüfus mübadelesi ile köydeki Rumlar ülkelerine gönderilmiş ve yerlerine ordan gelen yurttaşlarımız yerleştirilmiş. Gerçekten de Ürgüp’ e çok yakın ve turistik bir yer olmasına rağmen Sinasos’ un o eski köy havası hala yerli yerinde. Kapadokya’ ya özgü taştan yapılmış yada mağaralara oyulmuş yapılar, köy meydanı ve sokaklar kış güneşi altında öyle iç açıcı ki.
Önce Konstantin Eleni Kilisesine uğradık. Köy meydanındaki kilise Osmanlı İmparatorluğunca 1729 yılında kesme taşlardan Orta Çağ hristiyan bazilika planlarına sadık kalınarak inşa edilmiş. Giriş 5 tl.

Sırada Aziz Nikolaos Manastırı var. Manastır 19. yüzyılda bir kısmı taştan inşa edilmiş bir kısmı da kayalara oyulmuş genişçe bir yapı. Giriş 5 tl.
2. ÜÇ GÜZELLER
Köyümüzde uzun uzun vakit geçirmek, şirin kahvelerden birinde çay içip sohbet etmek, sokaklarda kaybolmak isterdik ama gün batımını kaçırmamamız lazım. Yol üzerinde önce Üç Güzellere uğradık. Peri bacalarının en tipik ve gösterişli şapkalı halini burda bulmak mümkün. Üç Güzeller için bölgede çok bilinen bir efsane anlatılıyor:
Zamanında kralın güzel kızı bir çobana aşık olur. Tabi kral bu aşka onay vermez ve prenses çobana gizlice kaçar, evlenirler. Bir çocukları olunca torun sevgisinin kralın kalbini yumuşatacağını düşünerek af dilemeye giderler. Fakat kralın öfkesi hala çok büyüktür ve daha saraya varmadan tutuklanmaları emrini verir askerlerine. Askerleri görünce yakalandıklarında başlarına ne geleceğini anlayan prenses o anda Allah’a bütün içtenliğiyle dua eder ve bir mucize diler. Allah prensesin duasını kabul eder ve hepsini taşa dönüştürür.
İşte Üç Güzellerdeki en önde duran taş çoban, ortadaki çocuk, arkadaki ise prensesin taşa çevrilen bedenidir.
Üç Güzelleri İsmail’ den bu efsaneyi dinleyerek fotoğraflamak çok daha anlamlı oldu benim için.

3. KIZILÇUKUR VADİSİ
Saat 5’ e yaklaştı bölgede gün batımının en güzel izlendiği yer olan Kızılçukur Gün Batımı İzleme Noktasına doğru yola çıktık. Ürgüp’ ten Ortahisar kavşağına geldiğinizde sağa dönerseniz kastettiğim yeri kolayca bulursunuz, tabela da var zaten. Her ihtimale karşı konumu şuraya bırakıyorum. Giriş kişi başı 3 tl.
Gün batımı öncesi zamanınız varsa bu seyir noktasından aşağı inerek önce Üzümlü Kilise’ yi görüp ardından bir vadi turu yapabilirsiniz.
Gün batımında ise vadinin kızıllığı güneşinki ile birleşince gerçekten harika bir görüntü çıkıyor ortaya. Kırmızının her tonu ile karşılaşmaya hazır olun. Tabi buraya hazırlıklı gelmek önemli. Öncelikle kalabalığı düşünerek erken gelmek ve fotoğraf için güzel bir yer tutmak şart; kamp sandalyeleri güzel bir tercih olabilir, biz öyle yaptık. Ayrıca bir piknik sepeti yada kahve veya şarap organizasyonu yapabilirsiniz.

İKİNCİ GÜN:
Akşam yemeğimizi otelimiz Old Greek House’ un restoranında planladık. Bu taş hanın büyük alt salonunda, şömine başında, otantik bir ortamda sohbet ederek yöresel lezzetleri tattık. Testi kebabını ve özellikle soğan dolmasını tavsiye ederim. Yarın balonların kalkışını izleyeceğiz, saatler 5.30’ a kuruldu bile. Şimdi dinlenme vakti.
1. GÜLLÜDERE VADİSİ ve BALON KALKIŞI
Kapadokya ve sıcak hava balonları öyle güzel bir ikili olmuşlar ki bir aktivite bir coğrafyaya ancak bu kadar yakışabilir. Balonlar Kızıl Vadi, Güllüdere Vadisi ve Göreme – Ürgüp yolu üzerinde Tokalı Kilisenin olduğu yerden kalkıyor. Merkez ise Göreme – Çavuşin yolu üzerinde atv kiralama ofislerini geçer geçmez sağda, Güllüdere Vadisi’ nin hemen başlangıcında. En güzel balon izleme noktaları da balonların kalkış yapacağı meydanın arkasındaki peri bacaları. Burada zaten bir seyir tepesi var, kalabalık olsa da burayı da tercih edebilirsiniz. Bizim noktamızın konumu için burada. En güzeli bir gün önceden gidip keşif yapmak ki biz öyle yaptık.
Balonlar 6.30 civarında kalkmaya başlıyor, nereye konuşlanacağınızdan eminseniz bu saatte orda olmanız yeterli. Bu kadar erken kalkmaya değer mi ? Kesinlikle ! Gün doğumu, peri bacaları ve rengarenk balonlar eşine az rastlanır bir görsel şölen sunuyor. Kamp sandalyelerinizi, İç Anadolu’ nun keskin sabah ayazı için battaniyenizi, kahve termosunuzu, sıcak böreklerinizi alın ve kesinlikle bucket list ‘lere eklenmesi gereken bu eşsiz deneyimin tadını çıkarın. Eklediğim konuma yerleşirseniz balon pilotlarının yanınızdan geçerken yapacağı esprilere de hazırlıklı olun 🙂

2. PAŞABAĞI (RAHİPLER VADİSİ)
Paşabağı’ na bir zamanlar Hristiyan din adamları tarafından inzivaya çekilip ibadet etmek için kullanıldığından Rahipler Vadisi de deniyor. Vadinin girişindeki 3 peri bacasının altında bir şapel ve karşısında manastır bölgesi var. Manastıra girince ne kadar sakin ve izole bir yer olduğu farkediliyor hemen. Kapadokya klasiklerinden aşağıdaki fotoğraf burada çekiliyor bu arada, ancak kadrajınızda turistler olmaması için en geç 8.00’ de manastırda olmalısınız (:

3. ZELVE AÇIK HAVA MÜZESİ
Zelve 3 ayrı vadiden oluşan bir açık hava müzesi. Burası aslında 1952 yılına kadar hayatın devam ettiği ancak erezyon nedeniyle boşaltılmış bir yerleşim yeri imiş. Geniş gövdeli, sivri başlı peri bacalarının en yoğun olarak görülebildiği yer de bu bölge. İlk iki vadide kilise ve çeşitli maksatlarla kullanılmış oyma odalar, üçüncü vadide ise yerleşim yeri bulunuyor. Özellikle köy meydanındaki cami ile karşısındaki kubbemsi dev kaya kütlesinin içine oyulmuş manastır görüntüsünden çok etkilendik. Müze kart geçerli, biletli giriş ise 15 tl. Müze geniş bir alana yayılmış durumda ve olmazsa olmazı en uzaktaki üçüncü vadi, vaktiniz kısıtlı ise vadileri sırayla gezdiren standart yürüyüş rotasını es geçip ilk vadiye girmeden sağdan direk üçüncüye geçebilirsiniz.

4. DEVRENT (HAYAL VADİSİ)
Ürgüp – Avanos yolunda Zelve ayrımından sağa devam ederseniz Devrent çıkar karşınıza. Oturan deve şeklindeki meşhur peri bacasını gözden kaçırsanız bile yol kenardındaki otopark ve mağazalardan anlarsınız geldiğinizi. Buradaki oluşumlar hayal gücüne bağlı olarak pek çok şeye benzetildiğinden bölgeye Hayal Vadisi de deniyor. Devenin olduğu yer çok kalabalıksa Zelve tarafına biraz ilerleyip oradan peri bacalarının arasına dalabilirsiniz ki öyle de yapın, çünkü buradan Zelve’ ye kadar vadi Kapadokya’ ya özgü yeryüzü şekillerinin en yoğun olduğu yer.

5. ATV TURU ve AŞK VADİSİ
Gelmeden önce yaptığımız araştırmalar neticesinde gün batımında düzenlenen iki saatlik ATV turlarındaki birine katılmaya karar vermiştik. Vadilerin içini at yada ATV ile dolaşmak güzel bir fikir. Tur saat 4 gibi başlıyor, bir ATV’ nin iki saatlik fiyatı 150 tl. Her ne kadar böyle turistik faaliyetlerden hoşlanmasam da balon, ATV ve binicilik Kapadokya’ ya çok yakışan aktiviteler. Bir çok firmaya ait yüzlerce ATV, onlarca atlı, tepede motorlu paraşütçüler vadilerde ve seyir tepelerinde bir araya geliyor ve sucuk ekmekçiler, sıcak şarapçılar ile birlikte çok eğlenceli ortamlar oluşuyor. ATV turunu gün doğumunda da planlayabilirsiniz bu arada.
Biz Aşk Vadisi gezisini ATV turuna bırakmıştık. Tur ile vadinin seyir noktasına gidip yarım saat mola verdik. Buradaki kafe sucuk ekmek ve taze sıkma meyve suyu yapıyor, manzara ile enfes bir mönü. Kapadokya klasiği fotoğrafların çekildiği kalp şeklinde çerçeveler de aynı yerde.

ÜÇÜNCÜ GÜN:
Akşam yemeğimizi Ürgüp’ deki Dere Suits otelin restoranı olan Lagarto’ da yedik. Ortam ve çalışanlar iyi, fiyatlar ve lezzetler ise normal. Rezervasyon şart bu arada. Yarın planda Göreme Açık Hava Müzesi ve Avanos gezisi var.
1. GÖREME AÇIK HAVA MÜZESİ
Kapadokya gezisinin olmazsa olmazlarından Göreme Müzesi, Zelve’ den farklı olarak daha kompakt bir kompleks. Zelve’ nin sadece üçüncü vadisi gibi düşünebilirsiniz. Ancak burada pek çok farklı ibadethane ve bu ibadethanelere bağlı farklı mekan var.
Özellikle 4. yüzyılda, Kapadokya hristiyanlığın önemli merkezlerinden biri haline gelmiş. Dönemin 3 önemli azizi burada yaşamışlar ve cemaatlerine manevi sığınak olması için Göreme, Paşabağı gibi küçük kompleksler kurmuşlar.
Müzedeki Aziz Basil Şapeli, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise, Elmalı Kilise ve Azize Barbara Şapeli duvar resimleri ve mimarileri ile mutlaka görülmesi gereken yapılar. Bu arada kilise isimlerinin çoğu sonradan Müslümanlar tarafından verilmiş.

2. AVANOS GEZİSİ
Tabi ilk işimiz şu çömlek yapım işine bir el atmak. 1898 yılından kalma tarihi taş köprüden şehre girince nerede bu çömlekçiler diye aranırken sola değil de sağa dönüp şehirden uzaklaşmışız ama Avanos’ da her yer çömlekçi olduğundan karşımıza bir tanesi çıktı ve usta biz iner inmez hadi çömlek yapalım deyiverdi (: Öyle kolay bir iş değil ama ustanın da yardımıyla bir tas çıkarabildim ortaya (:
Asıl Çömlekçiler Çarşısı şehrin merkezinde, taş köprüden sağa dönünce, asma köprünün karşısında. En ünlüleri Fransızca, Galip’ in yeri anlamına gelen Chez Galip, hani şu atölyesinin arkasında saç müzesi olan. Galip Usta’ nın hayat şartları nedeniyle bir araya gelemedikleri Fransız sevgilisinden hatıra olarak alıp atölyesine astığı saçlar müşteriler arasında saç bırakma akımı başlatınca iş müzeye dönmüş ve sergilenen saç sayısı 1 milyona yaklaşmış. Müzeyi gezmek isterseniz giriş 3 tl. Çömlek ürün almak isterseniz yanındaki Sır Küpü adlı atölye daha ucuz ve içerik açısından zengin.
Çömlekçiler Çarşısının arkasında eski Avanos Evleri var, mahalle içinde yürüyüş yapıp fotoğraf çekebilirsiniz. Gelmişken Kızılırmak’ ı görmemek olmaz derseniz Asma Köprüye doğru gidip nehir kıyısında dolaşabilirsiniz.

3. ÇAVUŞİN ve UÇHİSAR
Biz daha önceden ziyaret ettiğimiz için Uçhisar ve Çavuşin müzelerine bu gezimizde yer vermedik. Daha önce görmediyseniz Çavuşin’ de Çavuşin Kilisesi, Vaftizci Yahya Kilisesi ve köyün sırtını verdiği tepeye kurulu eski yerleşim yerini; Uçhisar’ da ise kaleyi ve Güvercinlik Vadi’ sini programınıza ekleyebilirsiniz.
Her anından büyük keyif aldığımız Kapadokya seyahatimizin sonuna geldik. 3 günde hakkını vererek gezdiğimizi düşünüyorum, fazlası olursa yeme de yanında yat (: Sizlere de sadece müze ve manzara temalı bir gezi yerine, programınıza bölgeye özgü aktivitelerden tarzınıza uyanları eklemeniz tavsiye ediyorum. Daha önce de söylediğim gibi bence dünyanın bu çok özel coğrafyasının ülkemizde olması büyük şans, size düşen sadece bu güzelliği keşfetmek !
Diğer yurt içi seyahat yazılarımıza da bir göz atmak isterseniz şuraya tık tık !

