
VİETNAM’ DA BİR RENK CÜMBÜŞÜ: HOİ AN
Gidiş – dönüş Da Nang biletlerimizi alınca gezimize Orta Vietnam’ dan başladık. (Detaylı uçak bileti yazısı için şuraya tık !) İlk durağımız tabi ki güzeller güzeli Hoi An oldu. Gündüz sarı binaların, gece ise rengarenk fenerlerin yarattığı ambians sayesinde çok farklı bir auraya sahip olan kentin büyüsüne hemen kapılıyor insan. Hoi An’ a ulaştığımızda hava kararmıştı ve eski sokaklara dalar dalmaz aynı anda birbirimize “iyi ki geceyi Da Nang yerine Hoi An’ da geçirmeye karar vermişiz” dedik.
HOİ AN’ DA ULAŞIM ve KONAKLAMA
Öncelikle Da Nang’ dan Hoi An’ a ulaşım konusundan bahsedelim. Ne yazık ki havaalanından kente direk toplu ulaşım imkanı mevcut değil. Taksi ile durağa geçip, oradan otobüse binmek gerekiyor. Bu yüzden biz transferimiz için, gitmeden, Getyourguide sitesinden kişi başı 6$’ a shuttle ayarladık. Otele varınca resepsiyonistimiz; kendilerinin de yine yaklaşık 12$’ a, havaalanından otele taksi ile transfer organize ettiklerine dair bize mail attığını hatırlattı. Kontrol ettim doğruymuş ve seyahat hazırlığı dönemindeki yoğun mail trafiğinin içinde ben atlamışım. Her ne kadar bir sorun yaşamamış olsak da sözde shuttle, 8-10 kişilik sıradan bir minübüs yerine, taksi daha konforlu bir seçenek olabilirdi.
Hoi An zaten küçük bir kasaba, bunun yanında kasabada bisiklet kullanımı da oldukça yaygın. Hal böyle olunca kenarlardaki yerleşim yerlerinde bir tesis tercih edilmediği sürece ulaşımın sorun olmayacağını söyleyebilirim. Ama kasabayı en güzel nerede yaşarım derseniz tercihiniz kesinlikle eski şehir, yani Minh An bölgesi olmalı. Biz Booking.com’ dan kiraladığımız My House Hoi An Homestay adlı otelde konakladık ve uygulamamızdaki değerlendirmemizde 10 tam puan verdik ! Tesis eski şehre yürüyüşle 5, bisikletle 3 dakika mesafede idi. Çok sıcak karşılandık, check – in sırasında ikram edilen buzlu baharatlı çayın tadı hala damağımda. Tüm personel Vietnamlılar hakkındaki ilk izlenimlerimizin çok olumlu olmasını sağladı (keşke hep öyle devam etseydi!). İlk girdiğimiz andan veda edene kadar tüm ihtiyaçlarımızla yakından ilgilendiler. Bisikletlerimizi de günlük 1$ karşılığında otelden kiraladık.

HOİ AN’ DA NEREDE NE YENİR, NE İÇİLİR ?
Hoi An sokak yemeklerinin kalbi gündüzleri Central Market, akşamları ise ünlü Night Market’ de atıyor. Her iki pazar yerinde de ananas, çarkıfelek meyvesi (passion fruit), ejder meyvesi (dragon fruit), tüylü meyve (rambutan), mango gibi tropik meyvelerin yanı sıra ” Vietnam tatilimiz ” yazımda bahsettiğim yemeklerden, özellikle kızarmış muz pudingi (Chuoi Nep Nuong), kıtır pirinç yufkasından sandviç (Banh Trang Nuong) yada çöp şiş (Nem Nuong Xa) tadabilirsiniz.
Sandviçin Vietnam usulü olanı Banh Mi yemeye ise üstat Anthony Bourdain’ i takip ederek doğru Banh Mi Phung’ a.
Vietnam’ ın tüm kentlerinde olduğu gibi Hoi An’ da da her sokağın köşe başında taburelere oturmuş Pho içen yerlilere rast geleceksiniz, çekinmeden kalabalık gördüğünüz bir tanesine oturup noodle çorbanızı içebilirsiniz.
“Com Ga” yani tavuklu pilav denemek isterseniz Japon Köprüsünün köşesindeki Man Com Ga’ yı deneyebilirsiniz. Yemek her ne kadar Türkçe isminden çok bir farklılık göstermese de ortam güzel.
Kahveler tabi ki Instagram’ ın kasabadaki en popüler noktalarından Faifo’ dan. Mekanın terasının muhteşem manzarasının yanında Vietnam usulü kahveleri de başarılı.
Akşam bir şeyler içmek isterseniz klasik bar yada kafeler yerine köşe başlarında taburelerde kalabalık gruplar halinde eğlenen lokallerin arasına karışmayı tercih edebilirsiniz. Seyyar satıcıların birinden içeceğinizi birinden atıştırmalığınızı alıp Vietnam tarzı sosyalleşmenin tadını çıkarmanızı tavsiye ederim.
Com Ga Chuoi Nep Nuong Banh Mi
HOİ AN’ DA GEZİLECEK YERLER
Gelelim övmelere doyamadığımız Hoi An gezimizin içeriğine. Bu şirin kasabayı bu kadar güzel yapan iki öğe var: Kendine özgü tarihi sarı evleri ve tüm kasabayı saran rengarenk fenerler. 19. yüzyıla kadar bölge deniz ticaretinin merkezi olması nedeniyle kentin mimarisi Japon, Çin ve tabi ki sömürgecisi Fransa kültürlerinden izler taşıyor. Büyük badireler atlatmış bu ülkede tarihi evlerin bulunduğu eski şehir merkezinin günümüze kadar yara almadan ulaşması da büyük şans elbette.
Güneydoğu Asya’ nın en iyi korunmuş yerleşim yerlerinden olan kasaba, 1999 yılında Unesco Dünya Mirasları listesine dahil edilmiş. Eski kent merkezine adım atar atmaz akla gelen ilk soru neden tüm binaların sarı renge boyandığı elbette. Bununla ilgili çeşitli rivayetler olmakla birlikte sarı renginin Vietnam kültüründe zenginlik ve şansı sembolize etmesi ve güneş ışınlarını yansıtıcı etkisi bize en mantıklı gelen açıklama oldu.
MÜZELER
Hoi An’ da ortak tek bir biletle girebileceğiniz 4 adet müze bulunuyor ve fiyat yaklaşık 6$. 17. yüzyıldan kalma bir pagoda olan Tarih ve Kültür Müzesi, şehrin en büyük ahşap binası olan Hoi An Folklör Müzesi, 1995 yılında açılmış Ticaret Müzesi ve Hoi An’ ın ilk sahipleri olan Sa Huynh Kültürü Müzesi. Yine popüler Instagram noktalarından Japon Köprüsü ve Phuc Kien Meclis Binasına da aynı biletle girildiğini hatırlatayım.
dan karşıya geçmek için yukarda bahsettiğim bilete sahip olmanız gerekiyor.
JAPON KÖPRÜSÜ
Kentin en önemli sembollerinden olan köprü 17. yüzyılda buraya yerleşen Japon Tüccarlar tarafından inşa ettirilmiş. Sonuncusu 2016 yılında olmak üzere 7 kez restore edilen köprü bugünkü Hoi An’ın oluşmasında Japon Kültürünün ne kadar etkili olduğunun bir göstergesi aslında. Küçük bir kanal üzerine kurulu olan ve Thi Manh Khai Sokağı ile Tran Phu Sokağını birleştiren köprüyü dışardan fotoğraflamak ücretsiz iken karşı

THU BON NEHRİ
Mottomuz neydi ? İçinden nehir geçen şehir güzeldir (: Thu Bon nehrinin can verdiği Hoi An da bu ilkeyi bozmadı. Nehrin en güzel yanı ne biliyor musunuz ? Karşı kıyıdan (güney) Old Town’ daki tarihi binaların sarı, solmuş duvarlarının görüntüsü. Bu kartpostallık kadraj gibi geceleri rengarenk fenerlerle donatılmış tur tekneleri de şehrin sembollerinden. Bunun yanında nehir boyunca özellikle eski kent merkezinin karşı kıyısı boyunca uzanan kafe, restoran yada Vietnam usulü seyyar satıcıların taburelerinde oturup yemek yiyebilir yada bir şeyler içebilirsiniz.

GECE PAZARI
Nehrin karşı kıyısının bir başka güzelliği de gece pazarı. Burası bizim tatil beldelerimizdeki gece pazarlarına benziyor aslında, farkı yiyecek ağırlıklı olması. Kızarmış muzun üzerine puding, rendelenmiş hindistan cevizi ve fındık eklenerek yapılan “chuoi nep nuong”, sandviç (banh mi), tavuklu pilav (com ga), pirinç hamuruna sarılı çiğ börek (goi cuon), çöp şiş (nem nuong xa)ve kıtır pirinç yufkası sandviçi (banh trang nuong) burada deneyebileceğiniz lezzetler. Bunun dışında her türlü tropik meyve ve meyve suyu, kurbağa veya bıldırcın eti, küçük hediyelik eşyalar, el işi yöresel ürünler tezgahlarda sizleri bekliyor.

CENTRAL MARKET
Burası ise gerçek anlamda bir pazar yeri. Sokaklarında yürümek, ülke mutfağını gözlemlemek, yerel halkın arasına karışmak büyük keyif. Sebze, meyve, et, balık, bakliyat, baharat, ekmek yanında yine burada da seyyar arabalarda atıştırmalıklar satılıyor. Ayrıca ahşap hediyelikler, Vietnam usulü hasır şarkalar, yöresel kadın kıyafetleri, çiçekler pazarda bulabileceğiniz diğer ürünler.

MY SON TAPINAĞI
4 ve 9. yüzyıllar arasında ülkenin merkez sahillerinde hüküm süren kadim Champa Krallığı’ nın başkentinin kalıntılarının bulunduğu My Son, Hoi An’ a bir saatlik mesafedeki Duy Xuyen bölgesinde. Tapınak, ülkedeki 8 UNESCO Kültür Mirasından biri. Bölgedeki tapınaklar dönemin hakim dini Hinduizm’in etkisinde inşa edilmiş ve başta Shiva olmak üzere Krishna ve Vishnu gibi tanrılara ithaf edilmişler. Dünyanın merkezinde olduğuna inanılan ve Hindu tanrılarının kutsal evi kabul edilen Meru Dağını sembolize eden kule tapınaklar Hindu mitolojisinden eşsiz figürler içermekte. Kulelerin mimarisi ile inşasında kullanılan tuğla, taş ve işlemeler Champa Krallığında mühendisliğin çağının ne kadar ilerisinde olduğunun bir kanıtı. Bu koruma alanını ziyaret ederek Güneydoğu Asya tarihine ait önemli bir dönemin ruhani ve siyasi hayatını keşfedebilirsiniz.
BİSİKLETLE PİRİNÇ TARLALARI, TRA QUE KÖYÜ, CUA DAI & AN BANG PLAJLARI TURU
Böyle bir tur yok aslında ama biz yaptık, oldu. Hem de çok güzel oldu (: Otelden bisikletlerimizi kiraladığımız gibi yola düştük ve kuzeye yöneldik.
Plajlara giderken kasabadan çıkar çıkmaz sağlı sollu pirinç tarlaları başlıyor. Biz pirinç tarlalarını fotoğraflarken çalışmakta olan bir çiftçi amca eliyle yanına gitmemizi işaret etti. Biz de tereddüt etmeden tarlanın içlerine daldık ve sanırım Vietnam’ ın en sıcak kanlı ailesi ile tanışma fırsatı bulduk. Onlar tek kelime İngilizce, biz de tek kelime Vietnamca bilmememize rağmen uzun uzun sohbet ettik ve fotoğraf çekildik (: Amcanın fotoğraf çekilirken eski, yırtık ve çamurlu kıyafetlerini düzeltmeye çalışması gözümün önünde hala.

Bir sonraki durak olan Tra Que köyünü, girişte ve çıkışta katedeceğiniz nehrin üzerindeki büyük köprülerden tanıyabilirsiniz. Peki köyde nereleri görmelisiniz, hemen tarif ediyorum: Plajlara giderken köyün çıkışındaki köprüyü geçer geçmez sağda “Sessions Under The Bridge” adlı kafe & restoranı göreceksiniz. Restorana doğru inen dar yolu takip ederek geriye dönün ve nehir kıyısından ilerleyin. İddia ediyorum fotoğraf çekmekten telefonunuzun şarjı bitecek (:

Tra Que Köyü
Son olarak plajlar;
Vietnam gezisine deniz tatili de eklemek isteyenler Danang ve Hoi An plajlarını değerlendirebilirler. Bizim rotamızda yoktu ama okuduğum kaynaklar ülkedeki en iyi plajların ülkenin güneybatısındaki Phu Quoc adasında ve ülkeye bir dahaki gidişimde mutlaka rotama ekleyeceğim iki yerden Nha Trang’ da olduğunu söylüyor. Ancak Hoi An’ ın 5 km kuzeyindeki An Bang ve bu plajın yine 5 km doğusundaki Cua Dai’ nin kumsalı ve denizi de hiç fena sayılmaz. Plajlarda bolca kafe ve restoran da mevcut.
İsteyenler hazır Cua Dai’ ye kadar gelmişken sepet botlarla yapılan nehir turuna katılabilirler. Bize fazla turistik geldiğinden ilgimizi çekmedi, izlediğim videolardaki disko müzikli eğlenceleri siz de görürseniz ne demek istediğimi anlarsınız (:

Vietnam tatilimiz harika başladı, keyifler yerinde. Sırada Hue var, bakalım bizi neler bekliyor…

