
DİNLER ve MEDENİYETLERİN BULUŞMA YERİ: HATAY
Kapadokya‘ dan sonra bir yazı yazılacaksa medeniyetlerin buluşma yeri, kadim Hatay şehrinden daha doğru bir seçim olamazdı sanırım. İnsanoğlunun yaradılışından bu yana yaşamın devam ettiği bu topraklarda Hititler, Urartular, Asurlar, Persler ve Romalılar medeniyetler kurmuşlar. Şehri dolaşırken bu mozaikten izler görmek mümkün. Günümüzde de şehir üç büyük dinin bir arada huzur içinde yaşadığı adeta bir barış ve kardeşlik coğrafyası.
Burada iki hatırlatma yapmak istiyorum. İlki Hatay ilinin merkez ilçesinin Antakya olduğu. İkincisi ise Hatay’ ın 1939 yılında, vatanımıza en son katılan ilimiz olduğu.
HATAY’ DA NEREDE KONAKLANIR ?
Antakya’ da şehrin girişinde Anemon Hotel’ de konakladık. Rezervasyonumuzu Hotels sitesinden yaptık. Ama bir dahaki gidişimizde kesinlikle kentin Eski Antakya Evleri diye bilinen bölgesinde yani şehrin tam göbeğinde, restorasyon sonrası butik otel olarak hizmet veren konaklardan birinde kalacağız.
Güncelleme: 2020 Ocak ayında tekrar Antakya’ ya gitme fırsatı bulduk ve bu kez Eski Antakya Evleri bölgesinde “Mahallem Hotel” de kaldık. Tesis tek kelime ile muhteşem, odalar aslına sadık kalınarak restore edilmiş ve muhteşem olmuş. Kahvaltı da başarılı. Otel Avlu Restoranın hemen bitişiğinde. Şehrin en sosyal bölgesinin göbeğinde olduğundan 00:00′ a kadar biraz gürültülü olabilir.
Yazın Hatay gezinizi deniz tatiline de dönüştürmek isterseniz 1 saatlik sürüş mesafesindeki İskenderun yada Arsuz’ da konaklamayı da düşünebilirsiniz. Arsuz plajları daha yakındaki Samandağ sahilinden çok daha doğru bir tercih olur.
HATAY’ DA NEREDE, NE YENİR ?
Antakya gezimizi bu kadar unutulmaz kılan tarih ve kültür temalı seyahatimizin aynı zamanda bir lezzet turuna dönüşmesi oldu.
Künefe: Hatay künefesi artık her yerde demeyin Yusuf Usta’ nın Uzun Çarşı Çınaraltı’ ndaki küçük dükkanında yaptığı künefelerin peyniri, kıvamı bir başka. Zaten hemen tükeniyor , geçe kalmayın. Bizim Künefeci Ragıp Usta‘ da da denedik ama tercihimiz hala ilki (:
Tepsi kebabı: Sini kebabı da deniyor, yazarken bile ağzım sulandı : ) Uzun Çarşıdaki Aydın Kasabı bu konuda bir numara, tereddütsüz tercihiniz burası olsun. Daha önce Anemon Otel’ e yakın Tugay Kasap’ da da deneyip çok beğenmiştik ama tercihimiz güncellendi (:
Hatay usulü döner: Peki nerede yedik ? Önce Harbiye gezimizde, buraya yakın konumdaki Kebapçı Ulaş’ ın yerinde; sonra merkezde, Hürriyet Caddesi’ nde Abdo Döner‘ de. Bir dürüm ancak bu kadar lezzetli olabilir.

Haytalı: Adres tabi ki Affan Kahvesi. Suriye’ den özel olarak getirtilen vanilya ile yapılan muhallebinin üzerine dondurma ve gül şurubu eklenerek servis ediliyor. Asla bici bici değillermiş kendileri : )
Hatay Mezeleri: Aşur, humus, çökelek yada zahter Salatası ve daha bir sürü enfes meze. Doğru Eski Antakya Evlerine. Burada iki restoran önereceğim: Avlu ve Konak. Konseptleri farklı ama ikisinin de hem ambiansları, hem lezzetleri de 10 numero : )

Yöresel Mutfak : İçli köfte, oruk, maklube, katıklı, kaytaz, sembusek. Diğerleri başaramadıysa bunlar Skyscanner’ dan Hatay biletleri baktırır artık : ) Hatay Gastronomi Evi ve İskenderun Park Forbes AVM’ deki Home Cake’ de hepsi birbirinden leziz.
HATAY’ DA GEZİLECEK YERLER
ST. PIERRE (AZİZ PETRUS) KİLİSESİ
Antakya’nın üç ilahi dinden biri olan Hristiyanlığın bir din olarak şekillendiği ve ilk kez bir Hristiyan toplumun ortaya çıktığı yer olduğu kabul ediliyor. Tarihte Hristiyan adı yine ilk kez bu toplum tarafından kullanılmış. Arkeolojik bulgular Aziz Petrus Kilisesinin MS 30’ lu yıllarda işte bu ilk cemaat tarafından kullanılmış Hristiyanlığın en eski kilisesi olduğunu destekliyormuş. Bu yüzden kilise Papalık tarafından 1963 yılında haç yeri olarak ilan edilmiş. Aynı azize ithafen başka bir Hristiyan mabedi de Roma’ da, daha doğrusu Vatikan’ da bulunuyor. San Pietro Bazilikası hakkında daha fazla bilgi için şuradan Roma gezisi yazımıza zıplayabilirsiniz 🙂
Staurin (Hac) Dağı’ nın eteğinde bir mağaranın oyulup genişletilmesiyle inşa edildiğinden halk arasında Mağara Kilise de denilen yapı tek odalı ve 7 metre yükseklikte. Düzgün kesme taştan ön cephesinde üç kapı ve üzerinde işlemeli üç pencere mevcut. İçeriden açılan bir geçit kilisenin üst kısmında bulunan su kanallarına bağlanmakta. Hristiyanlığın yönetim tarafından yasaklandığı ilk yıllarında bu geçidin gerektiğinde bir kaçış yolu olarak kullanıldığı düşünülmekteymiş.
İnsan; Hristiyanlık dininin ilk kilisesinin ülkemizde, üstüne üstlük Antakya gibi muhteşem bir coğrafyada olduğunu ama yeterince tanıtımı yapılıp, turizm açısından potansiyelinin bunca yıldır nasıl kullanılmadığını düşünmeden edemiyor değil mi ? St. Pierre müze kart ile gezilebilir, tek giriş ise 20 tl.

UZUN ÇARŞI
Geçmişi kent kadar eski Uzun Çarşıda geleneksel el işi ürünler, hediyelikler ve kıyafetler; yöresel yemekler ve aktarlar; tenekecilik, dokumacılık, bıçakçılık veya kunduracılık gibi zanaatlerin sürdürüldüğü dükkanlar bulmak mümkün. Çarşı labirenti andıran sokakları ile Kapalı Çarşı’yı da anımsatıyor. Alışveriş yapmak isterseniz Şifa Baharatçısını öneririm. Biz zeytinyağı, zeytin, salça, nar ekşisi, defne sabunu ve sürk peyniri aldık; hepsi birbirinden güzeldi.

ULU CAMİ
16 . Yüzyıl Selçuklu eseri yapı sade ama etkileyici bir mimariye sahip. Cami dikdörtgen planlı, duvarları altın yaldızlı ayetlerle kaplı. Avlusu geniş ve taş döşeli ve ortasında bir şadırvan mevcut.

ESKİ ANTAKYA EVLERİ
Bölgeye özgü kalker taşı ve kerpiçten iki katlı evler, yüksek taş duvarlar, birbirini dik kesen dar sokaklar ve ortasında bir su kanalı bulunan taş döşeli yolları ile mahalle tarihi kente çok yakışıyor. Evlerin avlularında nar, portakal, limon ağaçları göze çarpıyor. Restore edilmiş ve şehrin sosyal hayatına kazandırılmış bölge Antakya’ nın en gurme restoranlarına, en şirin butik otellerine ve hareketli gece hayatına ev sahipliği yapıyor.

SARIMİYE CAMİ, KATOLİK KİLİSESİ ve MUSEVİ HAVRASI
Şehir merkezinde, Kurtuluş Caddesi üzerinde birkaç metre içinde sıralı üç büyük ilahi dinin mabetleri Antakya’ nın neden bir hoşgörü, kardeşlik şehri ve medeniyetler beşiği olarak anıldığının en güzel açıklaması aslında. Bu kültür koridorunu görmeden ve şehrin sembollerinden kilise çanı ile cami minaresinin aynı karede olduğu kadrajı yakalamadan Antakya’ dan ayrılmak olmaz.

HABİB-İ NECCAR CAMİ
638 yılında Antakya Müslüman Arapların eline geçince bir tapınağın üzerine şu anki ülke sınırlarımız içindeki ilk cami olan Habib-i Neccar inşa edilmiş. Etrafı medrese odaları ile çevrili cami adını Paganizme inanan halkı vaaz vererek ikna etmeye çalışırken öldürülen bir marangozdan (neccar) almış.

HARBİYE
Şehre yaklaşık 10 km mesafedeki Harbiye Antakya’ nın sayfiye yeri. Girişinde hediyelik eşya dükkanları var, özellikle bölgeye özgü serpantin taşından oyma objeler dikkat çekici. Daha aşağıda ise şelaleler ve etrafındaki kafe, restoran ve çay bahçeleri beliriyor. Sıcak yaz günlerinde hava almak için güzel bir kaçış noktası olabilir ama mümkünse haftasonu yada resmi tatilde olmasın, serinleyeceğim derken otopark aramaktan veya omuz omuza yürümekten heba olmayın : )

VAKIFLI ERMENİ KÖYÜ ve MUSA AĞACI
Samandağ ilçesine 3 km mesafedeki Vakıflı, ülkemizdeki tüm nufusu Ermenilerden oluşan son köy. Tarihi kilisesi, taş evleri, portakal ve turunç ağaçları ile Musa Dağı’ nın eteğinde, Akdeniz’ e bakan şirin bir Anadolu köyü.
Musa Ağacı ise Vakıflı’ dan 3 km sonra, Hıdırbey Köyü’ nün merkezinde. 1000 yaşında olduğu tahmin edilen ağacın gövde çapı nerdeyse 10 metreyi buluyor. Efsaneye göre ağaç, köye tırmandıktan sonra susayan Musa Peygamberin derede su içerken asasını bıraktığı yerde yetiştiği için bu adla anılmaktadır.
Vakıflı ve Musa Ağacı gezinizin ardından Hıdırbey köy meydanının çınar ağaçlarının gölgesindeki davetkar meydanında şöyle tavşan kanı bir çay içip köylülerin el işi ürünler ve köy meyvelerini sattığı Pazar yerine uğramayı da ihmal etmeyin.

TİTUS TÜNELİ ve BEŞİKLİ MAĞARA
Büyük iskender İmparatorluğunun yıkılmasından sonra kurulan Seleukos İmparatorluğunun başkenti Seleukeia şehrinin kalıntılarından olan bu iki eser Samandağ ilçesinin Çevlik mevkiinde. Öncelikle antik kente hayran kaldığımı ve beklentilerimin çok üzerinde bir keşif olduğunu söylemek isterim. MS 1. yüzyılda Roma imparatoru Vespasian’ ın emriyle liman kentini sel sularından korumak için yapımına başlanan ve oğlu Titus döneminde tamamlandığı için onun ismiyle anılan tünel 1000 esir çalıştırılarak tamamlanmış. Size yapımına Vespasian döneminde başlanan, ancak oğlu Titus döneminde inşaatı tamamlanabilen bir eser daha söyleyebilirim ama bu yapı Roma’ da. Evet, doğru tahmin ettiniz Kolezyum’ dan bahsediyorum (: Merak edenler buradan Roma yazımıza bir bakabilir. Neyse, biz konumuza dönelim: Yaklaşık 1.5 km uzunluğundaki tünelin yüksekliği 7 , genişliği ise 6 m. Mesela Fethiye’ deki Saklıkent kanyonuna kıyasla çok daha etkileyici bir ören yeri olduğunu söyleyebilirim. Tünele ulaşmak için köprüler, su kanalları kitabeler arasında keyifli bir yürüyüş sizi bekliyor. Müze Kart geçerli, tek giriş 10 tl.

Beşikli ise tünele 200 metre mesafedeki kaya mezarların en büyüğü. İçinde bölümler halinde 12 mezar odası var. Beşiğe benzetilen taş mezarlardan dolayı yöre halkı tarafından bu ad verilmiş. 4 sütunlu, 3 gözlü ön cephesi oldukça estetik. Biz burayı çok beğendik ve yerli Petra’ mız ilan ettik : )

İSKENDERUN ve ARSUZ
Hatay gezinize biraz da deniz katmak isterseniz İskenderun’ a uğrayabilirsiniz. Dönüş yolumuzda İskenderun’ da yukarda anlattığım Home Cake restoranda yöresel tatlarla karnımızı doyurup serinlemek için Arsuz’ a geçtik. İskenderun’ a 30 km mesafedeki küçük ilçede haziran ayında neredeyse sıcak denecek kadar ılık deniz suyunda serinlemek pek mümkün olmasa da Hatay ile masmavi Akdeniz’ in kucağında vedalaşmış olduk : )


