
GÜNEY İZLANDA: ŞELALELER ve BUZULLAR DİYARINDA RÜYA GİBİ İKİ GÜN
Reykjavik’ den yola çıkıyoruz. Çok heyecanlıyım çünkü rotamız adanın en görülesi şelale ve buzullarını barındıran Güney İzlanda. Güzergahımız tam bir İzlanda efsanesi olan ve ülkenin tek otobanı olma özelliğini elinde bulunduran Route 1 (: Ada etrafında bu otoban ile tam tur atabilirsiniz. Bu rotaya daire şeklinde olduğundan “Ring Road” deniliyor ki bizce 8 günden daha fazla vakti olanların adada izlemesi gereken güzergah kesinlikle budur. Bizim gibi sadece güney turu yapacaklar için ise, en doğudaki nokta olan Jökulsarlon buzul gölü 380 km mesafede ve direkt rota seyahat süresi 5 saat civarı. Dönüşü ve gezilerinize ayıracağınız vakti de düşünürseniz güney turuna en az iki, mümkünse üç gün ayırmakta fayda var bizce.
1. GÜN
Reykjavik’ den ilk durağımız Seljalandsfoss’ a mesafe 125 km ve yolculuk yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Özellikle Hvolsvöllur Kasabası’ ndan sonra tüm Güney İzlanda’ nın dağ blokları ve bu dağlardan akan şelaleler ile yanardağlar, irili ufaklı vadi ve kanyonlar, nehirler ve lav tarlaları dolu olduğunu söyleyebilirim. Hazırlıklı olun; gezilecek yerler başlığı altında anlatacağım popüler lokasyonlar dışında pek çok noktada durmak, fotoğraf almak isteyeceksiniz. Zaman planlaması yaparken bunu da dikkate almanızda fayda var.

1. Seljalandsfoss ve Gljufrabui Şelaleleri
İzlanda’ da şelalelere ulaşmak için yüzlerce merdiven inmek yada çıkmak zorunda olmamak harika (: Seyir halindeyken, daha kilometrelerce geride, şelaleyi gördük ve içimizi bir heyecan kapladı. Burası İzlanda’ da gördüğümüz ilk yüksek çağlayan. Seljalandsfoss’ un en popüler özelliği suyun arkasına geçilip fotoğraf alınabiliyor olması. Tabi hem kendinizin, hem de makinenizin ıslanmasını göze alıyorsanız. İzlanda’ ya gitmeden önce bilinmesi gerekenler yazımızda da belirttiğimiz gibi bu seyahatin olmazsa olmazı kaliteli bir yağmurluk ve su geçirmez ayakkabılar! Şelaleden dökülen suyun oluşturduğu dere ve üzerindeki tahta köprü de çok şirin.

700 m yürüyüşün ardından kayaların arasından süzülerek ulaşacağınız Gljufrabui ise suyun taşları delerek oluşturduğu yarıktan akarken verdiği görüntünün güzelliği ile ünlü, üşenmeyin yürüyün derim.
İzlanda Seyahatini Ucuza Getirmek için 10 İpucu başlığı altında bahsetmiştik, Seljalandsfoss otoparkı ücretli ve fiyat 700 ISK (5€). 500 m yürümeyi göze alırsanız anayoldan şelaleye ayrıldığınız köşede de otopark mevcut ve burası ücretsiz.

2. Skogafoss ve Kvernufoss Şelaleri
60 m yükseklikten dökülen, 25 m genişliğinde yüksek debili suyun oluşturacağı serpintiyi ve güneşi birlikte düşününce akla tabi ki gökkuşağı gelir (: Skogafoss’ da bezen iki ayrı gökkuşağını aynı anda görmek bile mümkün. Çağlayana 50 m’ den daha fazla yaklaşabilmek için sırılsıklam olmayı göze almak gerekiyor. Vakti olanlar için suyun döküldüğü tepeye çıkan merdivenler mevcut ve bu merdivenlerin sonundaki patika kaynağa kadar gidiyormuş.

Kvernufoss Güney İzlanda rotasında çok da popüler olmayan ama benim fotoğraflarına rast gelerek rotama eklediğim bir şelale. Skogafoss’ un otoparkına 5 km mesafede bulunan Skogar Museum’ a kadar araçla devam edip, ardından 750 m yürüyerek ulaşılıyor buraya. Müzenin arkasındaki çitlerden endişelenmeyin; ziyaretçilerin aşması için çift taraflı, pratik bir merdiven inşa edilmiş. Çitlerden biraz sonra nehir boyunca kısa ve keyifli bir kanyon yürüyüşü sizi bekliyor. Kvernufoss’ a ulaştığınızda nehir ve şelalenin çok güzel bir kompozisyon oluşturduğuna şahit olacaksınız. Bu çağlayanın da arkasına geçmek mümkün. Geniş açı lensle harika kadrajlar yakalanabilir.
Skogafoss’ un otoparkı ücretsiz ancak Kvernufoss’ a gitmek için aracımızı park ettiğimiz müzenin otoparkında, müze ziyaretçileri dışındakiler için ücretli olduğuna dair notlar yazıyordu. Aramızda kalsın, biz herhangi bir ödeme yapmadık (:

3. Solheimajökull Buzulu
Skogafoss’ dan sonra yeniden Route 1’ e çıktık ve 10 km gidip, tabeladan sağa ayrılarak Solheimajökull’ a yöneldik. Heyecanlıyız, ilk kez buzul göreceğiz (: Ana yoldan sonra otoparka mesafe 5 km ve zemin yine asfalt.
Aracınızı park ettikten sonra patikada ilerlerken önce solunuzda buzul gölünü ve yüzen devasa buzul parçalarını görecesiniz. Dilerseniz patikadan ayrılıp, göl kıyısına doğru yürüyerek buzul parçalarına yaklaşabilirsiniz. Göl kıyısına indiğinizde sağ ilerinizde Solheimajökull da belirecek zaten. Devasa buz dağlarına bu kadar kolay ulaşabilmek, böyle yakından görebilmek heyecan verici gerçekten de. Patika buzulun başladığı yere kadar gidiyor, mutlaka sonuna kadar ilerleyin. Daha ilerisi için teçhizat gerekiyor, zaten rota boyunca buzul yürüyüşü için sizinle birlikte ilerleyen yada turunu tamamlayıp dönen özel ekipmanlı gruplar ile karşılaşacaksınız sık sık.

Solheimajökull ilk buzul deneyimimiz oldu ve çok etkilendik ancak bir ilki de küresel ısınmanın etkilerini gözlerimizle görerek yaşadık. Bu tecrübe çok daha da etkileyiciydi ne yazık ki. Evet, buzullar eriyor ve gözle görülür derecede küçülüyor. Belki bir yerlerde karşılaşmışsınızdır; geçtiğimiz Ağustos ayında, küresel ısınmaya tüm dünyanın dikkatini çekmek için, buzul statüsünü kaybeden Okjökull için cenaze töreni düzenlenmişti adada. Bundan sadece 130 yıl önce Okjökul 16 kilometrekarelik bir alanı kaplıyormuş diyelim ve daha fazla canınızı sıkmayalım sizin de ):

4. Solheimasandur Uçak Enkazı
Günün son durağı, adanın ve Güney İzlanda rotasının en popüler instagram noktalarından da biri (: 21 Kasım 1973 tarihinde Amerikan donanmasına ait Douglas Dacota DC-3 tipi uçak Höfn’ den Keflavik’ e uçarken bilinmeyen bir nedenden buraya mecburi iniş yapmış. İyi haber, tüm mürettebat kazadan sağ olarak kurtulmuş. Yetkililer uçağın tahliye maliyetinin yüksek olacağını değerlendirmişler ve enkazın yerinde bırakılmasına karar vermişler. DC-3’ ün ıssız bir sahilde, siyah zeminle oluşturduğu tezat her geçen gün daha fazla turistin ilgisini çekmeye başlamış ve zamanla Solheimasandur sahili adanın en çok ziyaret edilen noktalarından biri halini almış.
Route 1’ in üzerindeki otoparkın DC-3’ e mesafesi 3,5 km. Gidiş – geliş yürüyüş 1,5 saat sürüyor. Sahile yaklaştıkça rüzgar artarken sıcaklık da düşüyor, bilginize. Yürümek istemeyenler için shuttle hizmeti de mevcut, kişibaşı gidiş geliş ücret 2000 ISK (15€)
NOT: Bir fotoğraf almak için rüzgara ve soğuğa katlanmaya, bu kadar yürüyüşe değer mi; karar sizin. Yine olsa, yine gider miydim ? Tereddütsüz evet ! (:
NOT 2: İzlanda’ ya gitmeden önce bilinmesi gerekenler yazımızda tüm detayları ile anlattığım araç arızası olayı bu geziden sonra, Solheimasandur otoparkında başımıza geldi. Hikayenin devamı ve kiralama şirketi tecrübemizin ayrıntıları için turuncu yazıya tıklayabilirsiniz.
2.GÜN
Vik’ e yakın bir kasabada konakladık ve bugün de adanın güneyini keşfetmeye devam edeceğiz. Tabi önce Lotus Car Rental’ ın yeni aracımızı getirmesi lazım (: Neyse ki söz verdikleri gibi zamanında yeni aracımızı teslim ederek eskisini götürdüler de, zaman kaybedip planda değişiklik yapmak zorunda kalmadık. Ancak yine rüzgar ve yağmur bizi yalnız bırakmıyor. Olsun, hiçbir şey bizi durduramaz! Rotadaki ilk durağımız Dyrholaey.

1. Dyrholaey
Dyrholaey kelimesi İzlanda dilinde “adanın kapısı” anlamına geliyor. Daha çok bir geçide benzeyen ve denize doğru çıkıntı yapan lavdan ark vermiş buraya adını. Yarımada şeklindeki bölgenin bir başka sembolü de aynı addaki deniz feneri. Fenerin bulunduğu tepeden soldaki arkı ile arkasındaki Siyah Kum Plajını ve sağda Selfosss şehri kıyılarını görebilirsiniz. Tesislerin olduğu alana gelmeden sağa ayrılan stabilize yolu takip ederek fenere, düz devam ederek de ark şeklindeki kayalara ulaşılabilir. Dyrholaey’ de yıl boyu rüzgar o kadar kuvvetli esiyor ki, ayaklarınızın yerden kesilmesi işten bile değil. Böyle pek çok kaza olmuş, dikkatli olmakta fayda var. Yaz ayları boyunca sevimli puffinleri de sahilde görmeniz mümkün.

2. Siyah Kum Plajı (Reynisfjara)
Reynisfjara; lav akıntısı ve volkanik küllerin oluşturduğu simsiyah bir kumsal. İzlanda’ da bu dünyada değilmişsiniz hissine kapılacağınız başka bir nokta da burası. Öyle ki, 1991 yılında National Geographic Reynisfjara’ yı “Mutlaka Görülmesi Gereken 10 Plaj” listesine koymuş.
Siyah Kum Plajı, Güney İzlanda’ nın ünlü Katla Yanardağı’ nın yakınında bulunuyor. Katla’ nın patlamalarından sonra sahile ulaşan lavlar, deniz suyu ile etkileşime girerek hızla soğuyup parçalanmaya ve siyah kuma dönüşmeye başlamışlar. Böylece bu enfes görüntü ortaya çıkmış.
Sahilin hemen açığında bulunan ejderha sırtı şeklinde dizili üç kaya (Reynisdrangar) da bu ütopik ambiansı kuvvetlendiriyor. Efsaneye göre bu kayalar, deniz yolu ile adaya ulaşmaya çalışan trollerin, batan gemilerinin direği imiş. Siyah Kum Plajı’ nda ayrıca kat kat sıralı bazalt lav sütunları ve sütunların arkasında, Reynisdrangar’ a bakan bir bazalt mağarayı da ziyaret edebilirsiniz. Rüzgara burada da dikkat. Arabanın kapısı uçup gitmesin diye iki elimle sıkıca tutmuşken, kapı ile ben de uçtum; o derece yani (: Bir uyarı da bölgedeki kuvvetli gel – git akıntıları için, ne yapın edin ama denize düşmeyin sakın !

3. Eldhraun Lav Tarları – Güney İzlanda
Güney İzlanda’ nın pek çok noktasında lav tarlaları görmek mümkün ancak bunlardan en göz alıcı olanı kesinlikle burası. (İzlanda dilinde eld=ateş, hraun=lav demek) Tarlalar yaklaşık 600 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. 12 metre kalınlığında ve yosun formunmdaki yumuşacık tabakanın üzerinde yürümek de çok keyifli, öyle ki Apollo 11 mürettebatı aya yolculukları öncesinde buraya eğitim yapmaya gelmiş. Tevekkeli demiyoruz, İzlanda bu dünyadan değil diye (: Eldhraun, 1783 yılında Skaftareldar patlaması ile oluşmuş. Patlama o dönemde adada çok büyük zarara yol açmış, hatta Avrupa’ da da ziyadesiyle hissedilmiş. Konumu buraya bıraktım.


4. Fjadrargljufur Kanyonu – Güney İzlanda
Lav tarlalarının ardından “Ring Road” rotası ve Route 1 bizi Fjadra nehrinin oluşturduğu Fjadrargljufur’ a götürüyor. Hani şu Justin Bieber’ ın klibinde gördüğümüz kanyon (: Buraya Kirkjubaejarklaustur (isme gel!) köyünden geçerek ulaşılıyor. Kanyonun oluşumu buzul çağına, yani iki milyon yıl öncesine dayanıyormuş. 2 km uzunluğundaki vadinin derinliği zaman zaman 100 metreye kadar ulaşıyor. Çimenlerle kaplı tepeler ve bazalt kayaların oluşturduğu uçurumlardan nehrin ve karşı yakanın görüntüsü gerçekten göz alıcı. Patika boyunca yürürseniz kanyonun kuzey ucundaki şelaleyi de görebilirsiniz.


5. Svinafellsjökull Buzulu
Svinafellsjökull, Avrupa’ nın en büyük buz kütlesi Vatnajökull’ un bir uzantısı. Route 1’ den ayrılarak 2,5 km stabilize yoldan devam etmek gerekiyor. İzlanda’ da tecrübe ettiğimiz en kötü yolun burası olduğunu söyleyebilirim. Otoparktan ayrılır ayrılmaz buzul gölü ve yüzen buz parçaları karşınıza çıkacak. Ancak asıl buzulu görmeniz için solunuzdaki patikadan biraz ilerlemeniz gerekiyor. İlerledikçe gölün iki yakasını oluşturan buz dağlarının birbirine yaklaştığını ve sonunda birleştiğini göreceksiniz. Svinafells, bizim bir buzula en çok yaklaştığımız nokta oldu ve seyretmeye doyamadık.


6. Jökulsarlon Buzul Gölü
Sıra geldi buzul göllerinin en büyük ve en popülerine. Burası aynı zamanda İzlanda’ nın en derin üçüncü gölü. Gölde yüzen kütleler Breidamerkurjökull Buzulu’ ndan kopan parçalar aslında ve boyları kış aylarında 15 metreye kadar ulaşıyor. Buzulların mavi rengi buz kristallerinden, siyah rengi ise volkanik küllerden kaynaklanmakta. Şanslıysanız kıyıda yüzen foklar da görebilirsiniz.
Biz buzullara doyamadık dönüşte 10 km gerideki Fjallsarlon Gölü’ ne de uğradık bu arada. Route 1’ e sadece 1 km mesafedeki bu göle de zaman ayırabilir buzul severler (:

7. Diamond Beach – Güney İzlanda
Jökulsarlon Gölü, deniz ile bağlantılı olduğundan buz kütleleri Atlantik’ e de ulaşabiliyor. Şeffaf ve mavi renkteki buz parçaları gölden daha soğuk ve dalgalı deniz suyu sayesinde siyah kumsal ile buluşunca, ortaya anlatılmaz – yaşanır bir manzara çıkıyor. Bu arada Diamond Beach buranın turistik adı, İzlanda dilinde plaj adını buzuldan almış: Breidamerkursandur! Atlantik okyanusunun dev dalgaları, simsiyah kumlardan oluşan bir kumsal ve sahile vurmuş buz parçaları, manzaranın güzelliğini anlatmak için aşağıdaki fotoğraftan çok sizin hayal gücünüze güveniyorum (:



2 Yorum
epoksi zemin kaplama
en kıza zamanda tatil için gideceğim
paylaşım için teşekkürler
Duygu
Pişman olmayacağınıza eminim 🙂