
EL HAMRA: ENDÜLÜS’ DE ANLATILAN BİR ŞARK MASALI
Büyük gün geldi. Bugün bütün Endülüs’ ün göz bebeği bizim de Granada’ ya gelmemizin en büyük nedeni olan El – Hamra günü. Biletlerimizi gelmeden satın almıştık, Resmi site için tıklayabilirsiniz. Bilet alırken Nasrid Sarayları için spesifik bir randevu saati de seçmek gerekiyor; dikkatinize. Nasrid Saraylarını da içeren temel paket biletin fiyatı kişi başı 15 Euro.
Konakladığımız Nest Style Granada oteli çalışanlarının tavsiyesi ile El – Hamra’ ya da yürüyerek gitmeye karar verdik. Yürümek istemezseniz bineceğiniz minibüsün numarası C3. Plaza Nueva’dan sağa dönüp kompleksin Puerta De Los Granadas adlı kapısından içeri girdik ve orman, çeşmeler, heykeller arasından keyifli bir yürüyüş ile sarayın girişine ulaştık. Biletimizi ve çıktılarını önceden aldığımızdan kalabalığın yanından sıyrılıp direk içeri girdik.

EL – HAMRA SARAYI KOMPLEKSİ
Topkapı’ nın diğer imparatorlukların saraylarına kıyasla mütevazı bir kompleks olduğu söylenir hep. Arapça “kırmızı yer” anlamına gelen ve Endülüs’ deki 780 yıllık İslam hakimiyetinin en önemli eseri kabul edilen El Hamra’ yı görünce bunu daha iyi anlıyor insan. Daha sarayı ziyaret etmeden, Granada sokaklarında dolaşırken adı gibi kırmızı bu sarayın hala bütün şehre hükmettiğini hissine kapılmamak imkansız. Arap hükümdarların şehri yönettiği bu yer; kaleler, saraylar, bahçeler, havuzlar ve yaşam alanlarından oluşan küçük bir şehir adeta. Eserin her bir bölümüne dair bilgi ve fotoğraflar için şu internet sitesine göz atmanızı öneririm.

EL HAMRA SARAYI’ NIN TARİHÇESİ
Unesco Dünya Mirasları listesinde de yer alan sarayın geçmişi 899 yılına, Romalılar döneminden kalma surların üzerine birazdan anlatacağım Alcazaba’ nın inşasına dayanıyor. Bugünkü halini ise yönetim merkezinin 13. yüzyılda, şehrin o zamanki emiri Muhammed Nasır tarafından, Albaicin ‘den buraya taşınmasından sonra almış. Sarayın inşasına komşu şehirler Sevilya ve Cordoba işgal altındayken devam edildiğini öğrenmek bana çok ilginç gelmişti. Granada şehri 1492 yılında tekrar Hristiyanların hakimiyetine geçtiğinde Kral Ferdinand ve Kraliçe Isabella da El Hamra’ yı kraliyet sarayı olarak kullanmaya devam etmişler. Bu dönemde sarayın bazı bölümleri yıktırılsa da yerlerine Rönesans mimarisinin örnekleri eklenmiş. Böylece ortaya eşsiz bir kültürel miras çıkmış.
Ancak bu miras 16. yüzyılda, Kral I. Charles’ ın kraliyet sarayını değiştirmesinden itibaren ihmal edilmeye başlanmış ve bu süreç 1800’ lü yılların sonlarına kadar devam etmiş. Bu dönemde bakımsızlıktan dolayı bazı kabartma duvar süsleri, kapı ve pencereler zarar görmüş. Hatta sarayın bahçesine kaçak evler bile inşa edilmiş. Olay, birazdan anlatacağım Nasrid Saraylarının Mexuar adı verilen selamlık bahçesi koyun ağılı olarak kullanılmasına kadar gitmiş ne yazık ki. Allahtan 20. yüzyılda gezginler bu güzelliği keşfetmeye başlamış da her geçen gün artan ziyaretçi sayısı sayesinde restorasyon çalışmaları başlamış.

1929 – 1934 yılları arasında Madrid’ de büyükelçi olarak görev yapan Yahya Kemal Beyatlı şöyle anlatmış sarayın ihtişamını:
“… Elhamra’ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken hârikulâde bir mekan içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor.”
GEZİLECEK YERLER
Biz sarayı anlatacağım sıra ile gezdik, siz de aynısını uygulayabilirsiniz:
1. GENERALIFE SARAYI VE BAHÇELERİ
İlk karşıma çıktığında ben de “general life” mı yani diye düşünmüştüm ama değilmiş. Adı Arapça “cennet-ul arif” kelimelerinden geliyor. Generalife sarayın yazlık olarak kullanılan kuzeydoğu kısmı. Tepenin eteğindeki kurak arazi, Sierrra Nevada dağlarından kanallarla getirilen su ile adı gibi bir cennete dönüştürülmüş. Gerçekten de birbirine karışan kuş ve su sesleri eşliğinde bahçeler, havuzlar, çeşmeler, çiçekler arasında gezinirken zaman da su gibi akıp gidiyor. Bahçeler, diğer bölümlerden farklı olarak sarayın uç kısmına yapıldığından harika Sierra Nevada dağları, şehir, Albaicin ve Sacromonte manzarası da sunuyor. Sultan Sarayı ve Fıskiyeli Bahçe ile Su Merdivenleri çok ilgimizi çekti.

2. NASRID SARAYLARI
El – Hamra için bilet alırken Nasrid Sarayları için özellikle bir giriş saati randevusu almanız gerektiğini söylemiştim. Saraylara giriş sayısı kontrollü olduğundan randevu saatimizden yaklaşık yarım saat önce kuyruğa girdik. Dışardan bahçe içerisinde sade taş bir saray göreceksiniz ama görünüşe aldanmayın.
Kapıdan girdiğimiz anda bir şaheserin içinde olduğumuzu, neden sınırlı sayıda insan alındığını kavradık. Sarayların içindeki ve dışındaki taş işçiliği olağanüstü; kapılar ve peyzaj muhteşem.

Saray 3 farklı bölümden oluşuyor: Mexuar; selamlık da denilen sarayın halka açık kısmı, Comares Sarayı; hükümdarın şehri yönettiği yer ve Aslanlı Saray, haremin de bulunduğu sarayın en özel kısmı. Bu sarayların kullanım maksatları gibi mimari karakteristikleri de birbirinden oldukça farklı. Comares Sarayında islami çizgiler hakimken, Aslanlı Saray batılı tarzda inşa edilmiş örneğin.
Comares Sarayı içindeki Arrayanes Avlusu ile Aslanlı Saray içindeki Aslanlı Çeşme ve avlu en dikkat çekici bölümler.

3. CARLOS V SARAYI
Carlos Sarayının inşasına Beşinci Carlos döneminde yani Granada Araplardan geri alındıktan sonra 1527 yılında başlanmış. Sarayda Wine Kapısı, Cisterns meydanı ve Adalet Kulesi görmeniz gereken yerler. İhtişamlı ve otantik Arap eserleri yanında sönük kaldığını belirtmem gerek.

4. PORTİCO SARAYI ve BAHÇELERİ
Portico’ nun (Arapça El – Partal) Araplar tarafından yönetim Albaicin’ den bu yakaya taşındıktan sonra inşa edilen ilk yapı olduğu tahmin ediliyor. Sarayın kulesi Damas, önündeki palmiyeler ve havuz İspanya’ da değilde Kuzey Afrika’ da bir çöl ülkesindeki vaha izlenimi veriyor. Havuzun yukarıdasınki su kanalı da göz alıcı.
5. ALCAZABA
Alcazaba Kalesi, El Hamra’ nın kuzeybatı ucunda bulunan ve günümüze sadece duvarları, surları ve kuleleri ulaşabilmiş olan en eski parçası. Kale 889 yılında Roma kalıntılarının üzerine inşa edilmiş. Aynı zamanda kompleks içindeki en az korunmuş bölüm olduğunu söyleyebilirim. Kalenin en güzel özelliği sunduğu muhteşem Granada manzarası 🙂

İspanya gezi yazılamızın devamı için şuraya tıklayabilirsiniz.

